Derleyen: Oğuzcan Atış / Milliyet.com.tr – Kuzey Kore, nadiren kapılarını dış dünyaya aralayan yapısıyla uzun süredir gizemini koruyan bir ülke. Çoğu zaman askeri gelişmelerle gündeme gelen bu kapalı ülkeye adım atabilen turist sayısı ise oldukça sınırlı. O az sayıdaki şanslı isimlerden biri de Rusya’dan gelen bir turist kafilesine katılan 33 yaşındaki insan kaynakları uzmanı Anastasia Samsonova oldu. Samsonova, geçen temmuz ayında Kuzey Kore’nin yeni açılan tatil beldelerinden birinde konaklayan ilk yabancılar arasında yer aldı.
İZİN ALMADAN ROTADAN SAPMAK YASAK
Anastasia Samsonova, 14 kişilik bir turist kafilesinin içindeydi. Kuzey Kore gezisi boyunca rehberlerle birlikte korumaların da eşlik ettiği kafile, geziyi sıkı güvenlik önlemleri altında gerçekleştirdi. Turistlerin yetkililerden izin almadığı sürece rotadan çıkması ya da şahsi hareket etmesi yasaktı. Rehberlerle bu konu hakkında konuştuğunu ifade eden Anastasia, “Yerli halkla etkileşime girip onları korkutmamızı önlemek için muhafızlara ihtiyaç duyulduğunu söylediler.“ Anastasia, “Sokakta yürürken, insanlar bize büyük bir şaşkınlıkla baktılar çünkü ülke çok uzun süredir kapalıydı” dedi.
İngiltere merkezli basın kuruluşu BBC’ye konuşan Anastasia, içinde bulunduğu turist kafilesinin inşaat alanları yakınlarında fotoğraf çekilmemesi ve aşırı açık kıyafetler giymemeleri konusunda uyarıldığını söyledi. Wonsan Kalma tatil merkezinin kafilenin ulaştığı sırada neredeyse boş olduğunu ifade eden Anastasia, insansız bir tatilin tadını çıkardığını belirterek, “Plaj her gün mükemmel bir şekilde temizleniyor ve düzeltiliyordu. Her şey tertemizdi. Şezlonglar yepyeniydi, her şey tertemizdi. Denize girenlerin sayısı da az olduğu için kalabalık yoktu. Gerçekten çok güzel bir plajdı“ dedi.
‘KUZEY KORE REFAH GÖRÜNTÜSÜ YARATMAYA ÇALIŞIYOR’
ABD merkezli The New York Times Gazetesi’nde yer alan bir başka habere göre ise Wonsan Kalma tatil merkezi gibi tesisler başta olmak üzere ülkede yaşanan dönüşüm süreci, uluslararası yaptırımların etkisini azaltmak ve turizm üzerinden ülkeye nakit girişini artırmak amacı güdüyor. New York Times, ülkeyi yakın zamanda ziyaret eden Rus turist Daria Zubkova, İsveçli bir maraton koşucusu ve Çinli bir öğrencinin deneyimlerine ve görüntülerine de yer verdi.
‘VARDIĞIMDA HER ŞEYİN LÜKS OLDUĞUNU GÖRDÜM’
Pyongyang’da dil dersleri alan Çinli bir öğrenci, ilk başta ülkenin geri kalmış olacağını düşündüğünü söyleyerek, “Yeterince yiyeceğim veya sıcak giysilerim olmayacağından endişeleniyordum ama oraya vardığımda her şeyin oldukça lüks olduğunu gördüm“ dedi. Yetkililerin yaptırımlarından korktuğu için ismi açıklanmayan öğrenci, şehrin en lüks mekanlarından birinin, çeşitli mobilya, mutfak eşyaları ve gıda ürünleri satan çok katlı bir alışveriş merkezi olan Rangrang Patriotic Geumganggwan olduğunu söyledi. Kendisi ve Çinli öğrenci arkadaşlarının, düzen ve ürünlerin doğrudan İsveçli mobilya şirketinden kopyalanmış gibi görünmesi nedeniyle alışveriş merkezine “Kuzey Kore IKEA’sı“ dediklerini belirtti.
Çekilen görüntülerde Pyongyang’daki mağazalarda Kuzey Kore ordusunun kullandığı askeri araçlarla ilgili taklit lego setleri, Rus salamı ve Kuzey Kore güzellik ürünleri satıldığı da görülüyor. Alışveriş merkezinde lüks bir kahve zincirinin kopyasını andıran ‘Mirai Reserve‘ adlı bir kahveci de bulunuyor. Çinli öğrenci, genellikle Amerikan dolarıyla ödeme yaptığını ve Pyongyang’daki fiyatların pahalı olduğunu söyleyerek, Mirai Reserve’de üç kahve için yaklaşık 25 dolar ödediğini hatırladığını belirtti.
‘ÖDEMELERİ CEP TELEFONLARIYLA YAPIYORUZ’
Nisan ayında Pyongyang Maratonu’na katılan 53 yaşındaki İsveçli koşucu Johan Nylander da başkentteki ödemelerin çoğunun cep telefonlarıyla yapıldığını söyledi. Su ve meyve suyu şişeleri satan küçük sokak satıcılarının bile nakit yerine QR kodlu dijital ödemeleri tercih ettiğini belirtti. Nylander, “Cep telefonları günlük hayatın büyük bir parçası. Dünyanın geri kalanında bulabileceğiniz birçok uygulamaya sahipler” dedi. Rusya’nın St. Petersburg kentinden 35 yaşındaki veteriner Daria Zubkova, Kuzey Kore’nin uzun zamandır ziyaret etmek istediği bir ülke olduğunu ve bu nedenle bir haftalık gezi için yaklaşık bin 400 dolar (yaklaşık 57 bin lira) ödediğini söyledi.